Kronik Yara ve İnfeksiyonu
Fiziksel, kimyasal, termal, radyasyon, cerrahi nedenlere bağlı olarak ya da kendiliğinden gelişen doku bütünlüğünün bozulması durumuna YARA denir.
- Akut yara;
Travmatik veya cerrahi olarak oluşan, genellikle beklenen iyileşme sürecine uygun yanıt veren, temiz yaralardır
- Kronik yara:
Geç veya güç iyileşen veya iyileşmeyen yaralardır. (6-8 haftada iyileşmeyen veya 4 haftada hiçbir iyileşme belirtisi göstermeyen)
- Genellikle iyileşmeyi geciktiren altta yatan bir neden bulunur (damar problemi, diyabet, infeksiyon, radyasyon hasarı, bası, malnutrisyon vs)
Kronik yaralar değişik nedenlerle oluşabilir ve bu nedene bağlı olarak sınıflandırılır
- Basınç yarası (halk arasında yatak yarası olarak bilinen ve genellikle kalçada ya da topuklarda ya da her iki bölgede oluşabilir)
- Kronik Yara
- Arteriyel yetmezlik yarası
- Venöz ülser
- Radyasyon hasarı
- Ameliyat sonrası yaralar
Akut yaralarda iyileşmenin üç temel dönemi bulunmaktadır; İnflamasyon fazı, proliferasyon fazı ve matürasyon fazı. Kronik yaralarda bu fazların gelişmesi sorunludur ve yara iyileşmesi bu fazları tamamlayamaz.
Açık cilt yaraları birçok savunma mekanizmasından yoksundur ve hemen hepsi mikroorganizmalarla kolonizedir. İyileşmeyen yaralar, uzamış inflamasyon, yetersiz re-epitelizasyon ve bozuk matriks şekillenmesi ile karakterizedir. Bir yara üzerinde bakteriler dört şekilde bulunur.
1. Kontaminasyon
Yarada çoğalmayan, konak reaksiyonu oluşturmayan bakterilerin bulunmasıdır. Hem akut hem de kronik yaralarda olur.
2. Kolonizasyon
Yara içinde çoğalan bakteriler vardır, fakat konakta hasar oluşturmazlar. Kronik yaralarda olur.
3. Kritik Kolonizasyon
Yarada çoğalan mikroorganizmalar vardır ve sistemik değil, fakat lokal immün yanıtı tetikler. Kronik yaralarda tehlikeli bir dönemdir ve takiben yara iyileşme süreci gecikebilir. Bu tablonun genellikle kaygan bir eğimi vardır ve kronik yaralarda hızla infeksiyona doğru ilerleyebilir.
4. İnfeksiyon
Yara ve yara etrafındaki yumuşak dokuda çoğalan bakteriler ve yara iyileşmesinde azalma ya da durmaya yol açan konak yanıtı vardır.
Kronik yara infeksiyonlarında antibiyotik seçimi yapılırken alınan örneğin mikrobiyolojik incelemesinin göz önünde bulundurulması genel kural olarak kabul edilse de çoğu kez bu seçim empirik olarak yapılmaktadır. Bu davranışın temelinde infeksiyonun derecesine göre etken mikroorganizmaların neler olabileceğine ilişkin öngörü olması yatmaktadır. İnfeksiyonun ciddiyeti, daha öncesinde antibiyotik kullanımı, hastaneye yatış veya sağlık bakımı ile ilişkili olma (diyaliz hastası vb.) gibi faktörler hastalarda etken olabilecek mikroorganizmaların türünü belirlemektedir. Kronik yara infeksiyonu bulunan hastalarda antibiyotik başlanmadan önce hastanın empirik tedaviye gereksinimi olup olmadığı mutlaka göz önünde bulundurulmalı ve septik tablosu bulunmayan hastalarda antibiyotik seçimini alınan yara örneğinin mikrobiyolojik sonuçları yönlendirmelidir. Hastadan yara yeri örneği alınırken yara yüzeyinden sürüntü yerine derin doku örneğinin alınması en doğru yaklaşımdır. Yara yüzeyinden alınan sürüntü örnekleri çoğu kez infeksiyon etkenini içerse de kolonize bakterileri de içereceğinden dolayı tedaviye daha geniş spektrumlu antibiyotikler ile devam edilmesine yol açacaktır. Bu nedenle öncelikle yara yüzeyindeki nekrotik dokular uzaklaştırılmalı ve alttaki sağlam dokudan örnek alınmalıdır. Septik durumdaki hastada ise örnek alınır alınmaz hastanın durumu dikkate alınarak antibiyotik tedavisine başlanmalı kültür sonucu çıktıktan sonra tedavi sonuca göre yeniden değerlendirilmelidir.